Bolluk, bereket dilekleriyle kutsanan bu yiyecek Mutfağımızın en özel tatlarından birisidir. Kurban bayramından sonraki Muharrem ayının onuncu günü “aşûre günü”dür. Bilindiği gibi aşûre günü ile ilgili çeşitli rivayetler vardır. Örneğin, Hz. Adem’in tövbesinin kabul edilmesi, Hz. Yunus’un balığın karnından çıkarılması, Hz. Musa ve Hz. İsa’nın doğması, Hz. Süleyman’a mülkün verilmesi, Hz. Musa kavminin Firavun’un zulmünden kurtarılması, Tufanda Hz. Nuh’un gemisinin, Hz. İbrahim’in Nemrut’un ateşinden kurtulması, Hz. İbrahim’e kavuşması gibi. Hz. Hüseyin’in 10 Muharrem Hicri 61’de Kerbelâ’da şehit edilmesi eskiden beri önem verilen Muharrem ayının daha da önem kazanmasına neden olmuştur. Bundan sonra aşûre Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in ruhları için pişirilip dağıtılan bir yiyecek olmuştur. Bu nedenle Muharrem ayının ilk on gününde bu olay hatırlanır, yas tutulur, mersiyeler okunur. Onuncu günde de aşure pişirilerek yastan çıkılır.
Tatlı etrafında oluşan rivayetler gibi aşûrenin çeşitleri de saymakla bitecek gibi değildir. İlk aklıma gelenler; adi aşure, Muharrem aşuresi, sütlü aşure, süzme aşûre.. Ha bir de “Frenk arpası aşûresi” vardır. Bazılarının adlarından yararlanarak tatlının malzemeleri, nasıl hazırlandığı hakkında bir tahminde bulunulabilir.
Örneğin adi aşureye istenilen malzemeler konulabilir. Hatta dövme bulamayanlar Sivas’ta olduğu gibi bulgur ile de yapabilirler. (1) Ama Muharrem ayında pişirilen aşureye belli sayıda, belli malzemelerin konulması gerekir.
Malzemeler gibi sayılar da yörelere, inanışlara, kişilere göre 7, 10, 12 ve 33 olarak değişebilir.
İçine konulan tahıllar bereket ve bolluğu, süt zemzem suyunu temsil eder. Tuz ise bildiğimiz “tuz ekmek” hakkının tatlıya uzanan bir koludur. Aleviler on iki imamı temsilen aşureye on iki malzeme koyarlar. Bazıları Hz. Nuh’un tufandan kurtuluşunda gemide otuz üç malzeme kaldığı rivayetini esas alırlar. Onların aşuresinde de otuz üç malzeme bulunur. (2)
Süzme aşurenin şartı; helmelendikten sonra suyunun süzülmesidir. (3) Kıbrıs’ın “Buğday Dondurması” ya da “Buğday Muhallebisi” olarak adlandırılan tatlısı da bir çeşit süzme aşuredir aslında. Özü çıkarılan buğday kısık ateşte pişirilmekte, gülsuyu ve şeker eklendikten sonra kaplara boşaltılarak ağartılmış badem ile süslenmektedir. (4)
Aşûrenin malzemelerine gelince; çeşitli tahıllar, bakliyat, baharat, meyveler, tatlandırıcılar ve koku vericiler gruplarından onlarca yiyecek sayılabilir. Çeşitli tahıllar ve türevleri (arpa, buğday- dövme, nişasta- pirinç, mısır), bakliyat (fasulye, börülce, bakla, nohut), meyveler (nar, ceviz, fındık, fıstık, üzüm, kayısı, incir, hurma, elma), tatlandırıcılar (şeker, pekmez, bal vb.), koku vericiler (misk, misk göbeği, gül suyu, gül yağı, portakal kabuğu, limon kabuğu vb.), baharat (rezene, tarçın, vb. ), hayvansal ürünler (süt, tereyağ) ve diğer malzemeler (susam, damla sakızı…)
Tüm malzemeleri sıraladım ama bazılarının günümüzde kullanılmadığını, bazılarının da sadece aşurenin süslenmesinde kullanıldığını belirtmelim. Örneğin, misk, amber günümüzde kullanılmayan malzemelerden aklıma ilk gelenler.
Bu özel tatlı çevresinde oluşan inanışlar da çok zengindir. Örneğin, kurban bayramında kurban kesenlerin Muharrem ayında aşûre pişirmeleri, bazı yörelerde pişirilen aşurenin bolluk ve bereket için evin etrafına serpilmesi gibi.
Aşûrenin çeşitli şekillerde sözlü kültürümüze yansıdığı da görülür. İçinde on çeşit nevale olması gerektiği için Sivas’ta “döşür, pişir, aşur” olarak (5) halk ağzında ifadesini bulması,
Kilis’te çok konuşan, her şeye burnunu sokan kişilere “dili bir aşir kazanını yur” denilmesi gibi. (6)
Mütevazi bütçeli aileler mutfaklarından saray ve konaklara, tekkelerden ziyafet sofralarına, sünnet düğünlerinden dergahlara kadar coğrafya, dil, din, ırk gözetmeyen, yerine çok mütevazi, yerine göre şaşaalı, bazen yası, bazen sevinci ve genellikle bolluk ve bereketi çağrıştıran bu olağanüstü yiyecek ile ilgili anlatacak o kadar çok şey var ki. Aşurenin servisinde, dağıtılmasında kullanılan özel kaplardan, testilerden söz etmemek olur mu hiç?
Sultan Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Sultan’ın pişirtip dağıttırdığı süzme aşurenin içerisine sibiryağı (tereyağ) koydurttuğunu anımsamamak? Ya 1882 yılında Mısır Hidivi’nin karısı Nazlı Sultan’ın, altın ve gümüş simlerle işlenmiş örtülü tepsi içerisinde, gümüş kaselerde sunulan aşurenin üzerine serpilen altın sikkelere ne demeli? (7)
AŞÛRE
Malzemeler:
1 su bardağı aşurelik dövme
½ su bardağı nohut
½ su bardağı küçük fasulye
1,5 su bardağı şeker
10 bardak su
10-12 adet kuru kayısı
½ su bardağı kuru çekirdeksiz üzüm
½ su bardağı kavrulmuş iç badem
1 su bardağı kavrulmuş iç fındık
1 çay kaşığı tuz
1 yemek kaşığı bal
1 yemek kaşığı süt
½ çay kaşığı tuz
Gülsuyu (veya portakal/limon kabuğu rendesi)
Hazırlanışı:
Geceden dövme ve bakliyat kolay pişmesi için ıslatılır. Ertesi gün dövme ıslatılan su ile birlikte ateşe konur. Su eklenir, kapağı kapatılmadan ara ara karıştırılarak pişirilir.
Dövme pişerken bu arada ıslatılmış nohut ve fasulye ayrı ayrı haşlanır, sıcak suyunda bekletilir. Dövmeler pişip çatlayınca, tencereden alınan 1 servis kaşığı pişmiş buğday ezilerek püre haline getirilir. Tenceredeki karışıma yedirilir, suyu kontrol edilir. Diğer kaplarda ılık suyunda bekleyen bakliyat eklenir, tuzu serpilir. Bir iki taşım kaynayınca önce önce şekerin yarısı sonra kalan kısım ve bal ile süt eklenir. Kuru üzüm ile ufak doğranmış kayısıları eklendikten sonra kıvamına gelince ateşi kapatın ve en az yarım saat dinlendirilir. Kaselere konarak arzu edilen malzeme ile süslenir.
Not: Arzu edilirse diğer bakliyat çeşitleri- bakla, börülce gibi- eklenebilir, başka malzemeler de kullanılabilir. Nişasta koymak isterseniz en son aşamada 2 kaşık nişastayı az su ile ezerek ekleyebilirsiniz. Gülsuyu, çiçek suyu olmazsa olmaz derseniz (benim gibi) kokusunun uçmaması için en son ana bırakmayı unutmayın lütfen.
KAYNAKLAR
1) Müjgan Üçer. Ananım Aşı Tandırın Başı, Kitabevi, 2006, İstanbul. s, 445.
2) Mary Priscilla Işın. Gülbeşeker, Türk Tatlıları Tarihi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul. 2008, s 258.
3) Hadiye Fahriye. Tatlıcıbaşı, Bateş Kültür Yayınları, Aralık 2012, İstanbul. s. 89-91
4) Şevket Direktör. Kıbrıs Türk Mutfağı, Galeri Kültür Yayınları, 1998, Lefkoşa, s. 64.
5) Üçer, Müjgan, a.g.e.s. 445.
7) Lütfiye Barman, 1914, Kilis doğumlu, ilkokul mezunu, ev kadını, Deveciler Mah. Kilis.
8) Işın, a.g.e.s. 270
http://www.efecehaber.com/yazaroku.asp?id=10172%20