Başlık Antalya ilimizden (Akseki) derlenen kalıplaşmış sözlerimizden birisi. (1) Tahmin ettiğiniz gibi bugün konumuz, pırasa. Latince “prasinıs”, Rumca “prasa”, Farsça “perâse”, Arapça “kürrâs”, Almanca “lauch”, Fransızca “poireau”, İspanyolca “puerro”, İngilizce “leek” olarak söylenen pırasa, “prason” sözcüğünden dilimize geçmiştir. (2) Tarihinin çok eskilere uzandığını, eski Mısır halklarının, Hititlerin, İbranilerin, Romalıların bu sebzeyi tanıdıklarını biliyoruz. (3)
Bu çok yıllık antik kış sebzesinin içeriğinde bol vitamin, demir, kalsiyum, fosfor, magnezyum, potasyum, çeşitli nitrit ve oligo-elementler bulunur. Yararları pek çoktur. Örneğin pekliği giderir, tok tutar, barsakları yumuşatır, kanı temizler ve toksinleri organizmadan atar. (4)
Kamışlı pırasa (uzun bir cins pırasa) ya da kamış pırasası, kara pırasa ve Şam pırasası (kürras-ı Şâmî- dibi soğan şeklinde bir pırasa çeşidi) gibi çeşitleri vardır. Ülkemizde iki çeşidi yaygındır. Uzun ve beyaz yapraklı “kamış pırasası” ve boyu daha kısa ve yaprakları yeşil olan “kara pırasa.” Kamış pırasasına İstanbul’da “kartal pırasası”, Bursa civarında “İnegöl pırasası” da denir. (5) Denizpırasası, denizlerde yetişen bir tür yosundur. Yer pırasası
(Leonurus) ise Ballıbabagillerden, eskiden hekimlikte terletici olarak kullanılan bir bitkidir ve elbette bugün konumuzun dışındadır.
Akdeniz Bölgesinde doğal olarak yetişmesi Ülkemiz mutfağı gibi Fransa ve Balkan ülkelerinin mutfaklarını da etkilemiştir. Ülkemizde kalyesi, dolması, kavurması ve yahnisi ilk aklıma gelenler. Mevlâna’nın eserlerinde adı geçtiğini, Saray kayıtlarında Fatih Sultan Mehmet’e yumurtalı pırasa pişirildiğini elbette biliyoruz. (6)
Sadece Samsun ilinden verilecek birkaç yemek bile sebzenin mutfaklarımızda ne kadar yaygın olduğunu gözler önüne sermektedir. Örneğin, sebzeli mısır ekmeği, pırasa çullaması, pırasa koruklusu, pırasa mıhlaması, zeytinyağlı pırasa dolması ve zeytinyağlı pırasa gibi. Pırasa mıhlaması (Karaman), pırasalı börek (Isparta) ve pırasa paçası (Denizli, Orta Anadolu), Erzincan’ın pırasalı köfte yemeği “ekşili köfte” gibi örnekler elbette çoğaltılabilir. Pırasa ogreten ve ekşili pırasa gibi yemekleri de unutmamak koşuluyla..
Pırasanın esin verdiği alan sadece mutfaklarla sınırlı değildir, sözlü kültürümüzde de yansımalarını görebiliriz. Gür bıyıklı kimselere bazen “pırasa bıyıklı” denildiğini çoğumuz biliriz. Argodaki “Pırasa mı dedin?” cümlesinin taşıdığı anlamı bilmeyebilirsiniz ama.. “Birisinin söylediği sözle alay etmek, bu sözün anlamsız, geçersiz olduğunu belirtmek için söylenen” ve duyulması hiç arzu edilmeyen bir cümledir. (7) Umarım bir kabadayının “Savulun! Biçerim! Pırasa mı dedin?” cümlesini hiç duymaz (8) ve “pırasa gibi saçları” ile göz zevkinizi bozacak biri ile de hiç karşılaşmazsınız. Ama sırayı bozan birini görünce şu atalar sözünü (9) anımsayabilirsiniz. “Pırasa para ile, her şey sıra ile.” Atalar sözünü sırayı bozan kişiye söyler misiniz, söylemez misiniz onu bilemem ama size sızma zeytinyağının içerisinde tüm güzelliği size göz kırpan pırasanın tadına bakmanızı hararetle önerebilirim.
Kalınız sağlıcakla..
ZEYTİNYAĞLI PIRASA
Malzemeler:
1 kg. pırasa
1 kahve fincanı zeytinyağı
3 adet orta boy havuç
1 tatlı kaşığı şeker
Tuz, ve 2 kahve fincanı su
Hazırlanışı:
Soyulmuş pırasalar 2 cm uzunluğunda, havuçlar 1 cm kalınlığında yuvarlak doğranır. Tencereye zeytinyağı konur, havuçlar biraz sarartılır. Sonra ayıklanmış, yıkanmış ve doğranmış pırasalar tencereye eklenerek yaklaşık 5 dakika sote yapılır. Suyu eklenir, 10 dakika sonra tuz ve şeker eklenerek sebzeler yumuşayıncaya kadar pişirilir. Serviste kırmızı biber serpilir, limon ve maydanoz ile süslenir. Ilık yenilmesi tavsiye edilir.
Not: Arzu edilirse soğan ve domates salçası konulabilir. Yukarıdaki ölçü için bir tane soğan ve ½ yemek kaşığı salça yeterlidir. Arzu edilirse pirinç de eklenebilir. Pirinç eklenmesi düşünüldüğünde su miktarı artırılmalıdır.
KAYNAKLAR:
1) Bölge Ağızlarında Atasözleri ve Deyimler, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Ankara, 2004, c.1, s. 556.
2) Eyüpoğlu, İsmet Zeki. Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü, Sosyal Yayınlar, İstanbul, 1988, s. 556.
3) Şenyapılı, Önder. Damakta Kalan Tatların Akılda Kalan Adları, ODTÜ Yayıncılık, Ankara, 2. Basım, 2010, s. 395-396
4) Göksel, Mehmet. Doğal Beslen Genç Kal. Gaziantep Sarıgüllük Lions Kulübü Yayınları, Gaziantep, 2000, s.149.
5) Şenyapılı, a.g.e., s. 396
6) Işın, P. Mary. Osmanlı Mutfak Sözlüğü, KitapYayınevi, İstanbul, 2010, s.303.
7) Samsun Yemekleri, Samsun İlk Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Samsun, 2006, s. 59, 60,61,65,66.
8) Aktunç, Hulki. Büyük Argo Sözlüğü, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2002, s. 240.
9) Bölge Ağızlarında Atasözleri ve Deyimler, a.g.e., s.182
http://www.efecehaber.com/yazaroku.asp?ids=10505